22 Nisan 2014 Salı

Gizli Bir Melek Adı "Anne"

Hiç annenizin üzüldüğünü gördünüz mü? O an hiçbir şey yapamamanın acısını çektiniz mi? Ben annemi ilk ağlarken gördüğümde yaşımı şu an hatırlayamayacağım kadar küçüktüm ama o anı hiç unutmadım. Pencereden dışarıya bakıyordu. Bir elinde çay diğerinde sigara… “Anne ne oldu?” dedim. “Mehmet dedeni özledim” dedi. Biliyordum, özlememişti bu bir yalandı ama sustum. Sustum ve gittim. Bir sonraki görmem 22 Ocak’ta annesinin,  benim en değerli varlığım anneannemin cenazesindeydi. Ah ondan önce 21 Ocak’ta saat 10.00’da dayımdan gelen acı bir telefonla olmuştu. Anneannemi kaybetmiştik. İlk defa annemin acı çektiğine şahit oluyordum ve yine elimden bir şey gelmiyordu ama bu sefer elini tuttum, en azından destek olabildim. En acısı da bu sefer yalan söylemiyordu, gerçekten annesini özlüyordu. O günden sonra her şey farklı oldu. Tek amacım annemi mutlu etmek, tek zaafım ise onu üzen herkesten nefret etmek… Az önce yine gördüm onu. Bu sefer de üzgün üzgün camdan bakıyordu. “Ne oldu?” dedim. “Bir şey olmadı.” dedi. Yine yalan söyledi ama ben bu defa ne olduğunu biliyordum.

Annem her zaman başkaları için yaşamış bir kadındır. Babam için, ablam, ben, öğrencileri diğer herkes için ama hiç kendi için yaşamadı. Dün ilk defa kendi için bir şey yaptı. Kalıp çıkardı, onu dikti.  Fakat ben yaklaşık 6 saat yanımda dikiş makinesini çalıştırdığı için onu durdurdum- kabul edelim hepimiz 6 saat sonunda isyan bayrağını kaldırırdık- Mutluluğunu elinden almıştım ama o hiç kızmadı. Şimdi gideceğim, onu çağırıp “Sen bir şeyler dik ben de seni izlerim hem kahve de yaparım” diyeceğim ki kahve annemi mutlu eden şeylerin başlarında gelir. Şimdilik elimden gelen, ona verebileceğim tek mutluluk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder